Farklı Bir Heyecan: Anaokuluna Uyumun Temelleri
Merhabalar,
Yaz dönemini yarıladığımız bu günlerde farklı bir heyecan var içimizde. Bu heyecanlı dönem bir yandan yoğun geçen aylardan sonraya, diğer yandan da başlayacak olan yeni “yıl” öncesine denk gelir. Bizler için yeni yıl 1 Ocak anlamına gelmez, Biliş’ e yeni başlayan çocukların uyum dönemi anlamına gelir. Anaokuluna başlamadan çok önce okulda ve ailelerde hazırlıklar başlar, bu hazırlıkların çoğu nesnel görünse de aslında hepsi de çocukların mutlu ve sorunsuz biçimde eğitim yılına başlaması için yapılır. Özellikle okulöncesi dönemde çocuklar anaokulunun yaz programına devam ettikleri için okullarda birebir yaşarlar yeni başlayanların bu heyecanını.
Bir okulun halihazırda öğrencisi olan çocuklar bir sonraki sene için oldukça rahattır; rutinleri bilirler, kabul gördüklerinden emindirler, ortamı tanırlar ... Okula yeni başlayacak çocuklar ve aileler ise daha önceki deneyimlerinden ve tanıdıklarının deneyimlerinden yola çıkarak çocukları için en iyi / uygun kurumu araştırma heyecanı yaşarlar. Bu araştırma döneminde ailelerin mümkün olduğu kadar farklı kurumları tanımaları, doğru bir seçim yapmanın zeminini oluşturur.
Okulöncesi dönem çocuğun gelişimi açısından en zevkli ve hızlı dönemdir, anne- babalar ve gelişim-eğitim alanında çalışanların bu dönem çocuklarından bahsederken hep gözleri bir başka parlar; çünkü çocuğun yaptıkları çoğunlukla yeni ve baş döndürücü biçimde dinamiktir. Çocukların yaşamını 2,5-3 yaşına doğru yakından takip ettiğinizde çocuğun sosyal çevresini genişletmek için yoğun çaba sarf ettiğini gözlersiniz. Bu dönem özellikle ilgi çekicidir çünkü çocuk temel ihtiyaçları ile ilgili olarak oldukça çok biçimde “kendi yönelimli” iken sosyal deneyimlerini zenginleştirmek için bir o kadar da “diğerleri yönelimli”dir. Kendi yeteneklerini denemek ve gelişimsel seyrini “başkalarına” göstermek çocuğa büyük zevk verir. Başkalarından kastım genellikle çocuğun “çocuklar” olarak adlandırdığı, bebeklerden başlayıp ergenlere kadar uzanan geniş bir yelpazeyi içeren gruptur. Çocuk artık anaokulu yaşantısına hazırdır, aile ve yakın çevresinden bir sonraki sosyal halkaya geçmek ister. Anne-baba ve çocuğun yakınları da bu doğal gelişimsel sürecin sağlıklı ilerlemesi için çocuklarına en uygun kurumu araştırır. Anaokulu bu doğal “sosyal birey olma” ihtiyacından yola çıkılarak keşfedilecek pek çok gelişimsel özelliğin bilinçli rehberidir.
Çocuğu anaokuluna hazırlama, çocuğun bireysel farklılıklarına bağlı olarak her ailede “biricik” yaşanan süreçtir. Bazı çocukların kişisel özellikleri yeni bir ortama çabuk uyum sağlamaya müsaitken, bazı çocukların özellikleri olumsuz tepki geliştirmelerine neden olabilir. Çocuğun mizacı, sahip olduğu bağlanma örüntüleri, deneyimleri, sağlık durumu, duygusal dünyası, hayatında aynı anda meydana gelen değişimler ve yeni bir başlangıç yapma için ihtiyaç duyduğu özgüven ve problem çözme mekanizması okula uyum sürecini temelde etkileyebilir. Özellikle okulöncesi dönemdeki çocuklar anne-babalarının anaokulu ile ilgili tutumlarından oldukça çok etkilenebilir; anne-babanın anaokulu ile ilgili konuşmaları, duygusal tepki ve tavırları çocuğu etkileyen kuvvetli bir mekanizmadır. Okul ve aile arasında kurulan iletişim bu aşamada devreye girer. İletişimin temel noktaları sevgi, güven ve okula ve eğitime verilen/ yüklenen önemdir. Bu iletişim özellikle okulöncesi eğitimde karşılıklı olarak sağlanırsa, okula uyum sürecinden geçiş daha kısa zamanda ve kolay olur. Sağlıklı bir iletişimin kurulabilmesi için çocuk ve aileye bağlı olarak “belli” bir sürenin geçmesi gerekir.
Anaokuluna başlama döneminde kurumdaki uzman eğitimci/ler ve ailenin çocuğun özgeçmişi ile ilgili paylaşımları, çocuğun okulda gelişimi ve eğitimi ile ilgili yola çıkış noktasıdır. Çünkü okul çocuğun öğrenme ortamının ilk basamağı değildir; okul ancak çocuğun yaşadığı diğer deneyimler/ ortamlar birlikte değerlendirilirse en uygun eğitim ortamı olabilir. Okulun felsefesinin çocuğun yaşamını bir bütün olarak ele alması, çağdaş eğitim ve öğretim anlayışıyla da doğrudan ilgilidir.
Anaokuluna yeni başlayan çocuk bir taraftan güvenlik, sağlık ve bakım ile ilgili rutinlere alışmaya çalışırken diğer taraftan her günü diğerinden farklı, çok zengin ve dinamik bir deneyim ortamına adım atmış olur ve anaokulunda çocuğun asıl hoşuna giden de bu “eğitsel” yaşantılardır. Yeni velilerin ön plana aldıkları meraklar söz konusu rutinler hakkında iken, çocuklarını anaokuluna bağlayan şeyler ise ilgi alanlarına yönelik etkinlikler, sosyal ilişkiler, duygu ve düşüncelerine verilen önem, deneyimlerine gösterilen samimi ilgi ve oyun içinde edindiği öğrenimleridir. Bu noktada ailelerin anaokulunu nasıl algıladıkları, okuldan ve okuldaki çocuğundan ne tip beklentileri olduğunu gözden geçirmesi sağlıklı bir iletişim kurulması açısından önemlidir.
Eğer
- Çocukla okul yaşantısı hakkında konuşuluyorsa,
- Özellikle çocuğun okulda ilgisini çeken eğitsel deneyimler hakkında sohbet ediliyorsa,
- Okulöncesi eğitimin önemi, okulun felsefesi, özellikleri tanıtıldı ve tanındı ise,
- Çocuğun okulda hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyler hakkında yeterli bilgiye sahip olundu ise,
- Aile okulda çocuklarla eğitsel vakit geçirmek için özel şeyler planlıyorsa,
- Aile okulu ziyaret ediyor ve genellikle ziyaret nedeni çocukta gözlenen değişim ve gelişim hakkında ise,
- Okulda çalışanların okulöncesi eğitim ile ilgili formasyonları biliniyor ve eğitimci ve öğretmenler tanınıyor ise,
- Okul, çocuğun ailesini tanımak için programa sahipse ve aile okul ile işbirliği yapıyorsa,
o zaman anne-babalar ve okul çocukların yaşam başarılarının ortak kahramanları olabilir.
Sevgilerimle
Ahu Öztürk
Gelişim Psikolojisi Uzm. Dr.